Kumdan Kaleler ve Metin Altıok'u hatırlamak üzerine bir deneme. 🏠 Live Aid -> Francis Ford Coppola. 🎥 Oku: "Yaza Yolculuk - Tomris Uyar" 📚 İzle: "Barry - Alec Berg & Bill Hader" 🎬
Ben bu sendromu her meslek için kullanabiliriz diye düşünürüm. "Kumdan Kaleler" i ve "Bartleby" i aynı yazıda görünce, "Kumdan Kaleler" de bu sendroma yakalanmış mıdır acaba diye düşünmeden edemedim. Tek albüm <<bence çok başarılı bir albümdür>> çıkarıp, sonrasında ortadan kaybolmak.
Çok sağ ol abi, güzel bir ilişkilendirme kurmuşsun gerçekten 👍🏻 Bartleby sendromunu bilmiyordum ancak Melville’in Moby Dick sonrası başka büyük eser çıkaramayıp bu öyküyü yazdığını, sonra da bir daha pek esamesinin okunmadığını düşünerek çok yerinde bir adlandırma olarak zihnimde yerini buldu. Tek ve unutulmaz bir albüm yapıp dağılan Kumdan Kaleler gibi bir de Sakin grubu geldi aklıma, onlar da 2008 tarihli Hayat isimli albümlerinden hemen sonra yolları ayırmışlardı.
Çok sağ olun yorumunuz için. 😇 Muhammet Uzuner’i çok severim oyuncu olarak, eminim rejisi de oyunculuğu gibi kalitelidir ve güzel bir uyarlama çıkmıştır. 👍🏻 2001 tarihli bir de uzun metraj film uyarlaması var kitabın. Bartleby rolünde Crispin Glover çok iyi ancak normalde kısa sayacağım 83 dakikalık film süresi bu öykü için bana uzun geldi. Tavsiyeniz için tekrar teşekkürler. 🙏
Ben de Cuma günü bitirip Pazar sabahı yayınlanması üzere göndermiştim, ne güzel haftanın her gününe değmiş ☺️ Çok sağ olun yine etkili yorumunuz için 🙏 Mutlu Ölüm’le ilgili şöyle bir durum var, bildiğim kadarıyla Camus bu kitabı çok gençken taslak olarak yazıyor ama yayınlatmıyor. Kitap yazarın ölümünden sonra yayınlanıyor. Muhtemelen üstad Yabancı’ya hazırlanıyordu ve henüz karaktere son halini vermemiş, tamamen absürdizme teveccüh etmemişti 🥸 Ah Metin Altıok… Allah rahmet eylesin, ne güzel bir dizesiyle andınız. Evet, hayat böyle. Ve galiba kazandıklarımız yitirdiklerimizden az. Sürgün şiirini şöyle bitiriyor ya: “gördüm apaçık / görmemem gerekeni. / söylenmezi söyledim. / suçum büyük / ve taammüden.” 🥀
Bartleby sendromu diye bir şey var. Yazmayı bırakan, yazarlık kariyerinin zirvesindeyken yazmamayı tercih eden yazarları betimlemek için kullanılan bir sendrom. Hatta bu öykünün yaratıcısı da bu sendroma girenlerden. Bu yazarlardan bazılarını merak ederseniz diye (https://onedio.com/haber/yazdiklarina-doymadik-bartleby-sendromuna-yakalanarak-yazmayi-erkenden-birakan-yazarlar-828908)
Ben bu sendromu her meslek için kullanabiliriz diye düşünürüm. "Kumdan Kaleler" i ve "Bartleby" i aynı yazıda görünce, "Kumdan Kaleler" de bu sendroma yakalanmış mıdır acaba diye düşünmeden edemedim. Tek albüm <<bence çok başarılı bir albümdür>> çıkarıp, sonrasında ortadan kaybolmak.
Çok sağ ol abi, güzel bir ilişkilendirme kurmuşsun gerçekten 👍🏻 Bartleby sendromunu bilmiyordum ancak Melville’in Moby Dick sonrası başka büyük eser çıkaramayıp bu öyküyü yazdığını, sonra da bir daha pek esamesinin okunmadığını düşünerek çok yerinde bir adlandırma olarak zihnimde yerini buldu. Tek ve unutulmaz bir albüm yapıp dağılan Kumdan Kaleler gibi bir de Sakin grubu geldi aklıma, onlar da 2008 tarihli Hayat isimli albümlerinden hemen sonra yolları ayırmışlardı.
https://open.spotify.com/album/2UU0byg7ixOnleTAnbpOgs?si=-yOLYeS2Qc6YPHLxSjA6bA
Doğru bir de onlar var. "Bizim Büyük Çaresizliğimiz" i her izlediğimde dağılmalarına üzülürüm.
Katip Bartlebynin cihangir atolyesinin düzenledigi ve muhammet uzunerin sahneye uyarladigi tiyatrosu da var. okumasi kadar keyifliydi. tavsiye ederim.
Çok sağ olun yorumunuz için. 😇 Muhammet Uzuner’i çok severim oyuncu olarak, eminim rejisi de oyunculuğu gibi kalitelidir ve güzel bir uyarlama çıkmıştır. 👍🏻 2001 tarihli bir de uzun metraj film uyarlaması var kitabın. Bartleby rolünde Crispin Glover çok iyi ancak normalde kısa sayacağım 83 dakikalık film süresi bu öykü için bana uzun geldi. Tavsiyeniz için tekrar teşekkürler. 🙏
Ben de Cuma günü bitirip Pazar sabahı yayınlanması üzere göndermiştim, ne güzel haftanın her gününe değmiş ☺️ Çok sağ olun yine etkili yorumunuz için 🙏 Mutlu Ölüm’le ilgili şöyle bir durum var, bildiğim kadarıyla Camus bu kitabı çok gençken taslak olarak yazıyor ama yayınlatmıyor. Kitap yazarın ölümünden sonra yayınlanıyor. Muhtemelen üstad Yabancı’ya hazırlanıyordu ve henüz karaktere son halini vermemiş, tamamen absürdizme teveccüh etmemişti 🥸 Ah Metin Altıok… Allah rahmet eylesin, ne güzel bir dizesiyle andınız. Evet, hayat böyle. Ve galiba kazandıklarımız yitirdiklerimizden az. Sürgün şiirini şöyle bitiriyor ya: “gördüm apaçık / görmemem gerekeni. / söylenmezi söyledim. / suçum büyük / ve taammüden.” 🥀